En son görüşümdü seni, bana bakarken ve de gülümserken. O, sendin. Zihnin belki bulanıktı son günlerinde ama beni de tanıdın kıvırcığını da. Fındık şarkısını sana mırıldandığımda da bana “fındık” dediğinde de sendin. Ben seni severken gözlerimle, sen de belki de son bir canla bana gülümsedin. Gözlerinin içindeydim o an. Her daim kalbimde kalacak olman gibi bir sırdı bu.
Sırlar gizli olur değil mi? Benim de sırrım sendin. Sendin beni bilen ve beni tanımayan! Birbirimizin sözlerini tamamlayacak kadar yakınken nasıl da uzak kalmışız seninle. Birbirimizi düşünürken, ikimizden biri diğerini ararken de uzak kalmışız; aynı anda konuşurken de aynı anda susarken de.
Ah, şimdi gözlerimde bir ızdırap… Yalnızlığım ağır basıyor. İçimde pişmanlık mı var? Yok, değil. Değil bu! Bu ne peki? Keşkeler mi? Değil! Bilmiyorum. Belki de keşkeler. Ah bu keşkeler. Keşke diyorum, keşke olsaydı dileklerim ya da olmasaydı hiç bilmediklerim.
Ben şimdi nasıl bir yalnızlığın içindeyim? Yanımda ailem varken, arkadaşlarım varken… Ben nasıl oluyor da tek başıma hissediyorum. Herkesten uzak, senin hayalinle hep.
Beni sen mi tamamlıyordun? Ya da ben eksikliğimi hiç mi anlamamışım. Kendimde değil miydim? Yaşadıklarımı düşünmüyor muydum acaba? Ya da kendimi tek sanarak mı gömmüştüm her şeyi? Ve kardeşimi de öğrendiğimde mi koptu acaba içimde o pamuk ipliğine bağlı umutlarım? Ben şimdi nerelere gideyim? Kime sığınayım? Beni koruyabilir misin? Koruyabilir miydin?
Ben içimde yanarken, onca sorularımın içinde senin sorunların da yakıyor beni! Acaba ne hissediyordun? Neler hissettin? Gideceğini biliyor muydun? Neden hiç konuşmadık seninle? Bana neden anlatmadın hissettiklerini? Neden vedalaşmadık? Çok yakındık, anlar mıydık içimizi? Yoksa çok mu uzak kaldık da bana söz etmedin?
Beni anladın mı hiç? Ya da ben seni anlayabildim mi hiç? Bu kadar severken birbirimizi neden böyle ayrıldık? Süreç çok yordu hepimizi. Hayatımın en çalkantılı ayları oldu. Olmasın da bir daha! Nasıl durulur bu kalp şimdi? Ve sen de yokken?
Kime soracağım hesabımı? Kimde bulacağım güvenli limanımı? Sen benim neyimdin sahi? Canım mıydın, yoksa canımda mıydın? Sen benden ne aldın? Giderken benden neler götürdün? Hayatımı senin üzerine inşa etmişim de sen gidince yıkılıp kaldım böyle. Ben şimdi çok eksik kaldım.
Seviyorken vaz geçmeyi, kopmuşken bağlı kalmayı, ayrılmadan kaybolmayı ve yokluğunda sensiz olmamayı miras bıraktın bana. Şimdi her gün seni yaşıyorum oysaki sen gideli bugün 81 gün oldu. Sensiz 3. ay da doluyor! Sonra bir yıl olacak, sonra on yıl. Ama ben hep 1 Eylül’de kalacağım. Beni bıraktığın yerde.
Bazen unutmayı seçiyorum. Çünkü dünya dönüyor, beni çekip savuruyor bir yana. Sonra bir an geliyor. İçimi sen basıyorsun! Aldığım nefes oluyorsun, kokunu alıyorum. Gözlerini gözümün önünde bana gülümserken görüyorum. Fındık diye mırıldanan dudaklarına takılıyorum. Ellerim ellerine gidiyor. Sadece sen oluyorum. Sen de bana yansıyorsun.
Şimdi yatıyorsun sessizce. Geldiğimde de bir şey değişmiyor, sen artık hiç konuşmayacaksın çünkü. Şimdi neredesin acaba? Ben seni bu kadar özlerken, her gün seni yaşarken, Allah’a her duamda yer alırken, seni O’na emanet ederken içine ferahlık geliyor mu? Hissedebiliyor musun?
Ben sana veda edemem. Veda edersem ayrılmış olmaz mıyız? Seninle içimi bu kadar doldurmuşken yerine neyi koyabilirim? Ama böyle de birlikte nasıl yaşayacağız onu da bilemiyorum… Yine aynısı oluyor ne seninle ne de sensiz. Olmuyor işte! Belki de olamayan benimdir. Bir türlü çözülemeyen, yoluna giremeyen.
Sahi yolumda şimdi kim var, beni yolda tutacak ya da yoldan çıkaracak?
Terme - 2023